Urla'nın Suçu Ne

Urla'nın Suçu Ne

Liseye başlamak üzereyim, başımda kavak yelleri ve Urla’ya taşınıyoruz. Babamın mesleği gereği şehir değişikliğine alışkınız ve emeklilik sonrası kalacağımız yeri bulduğumuza inancımız tam.

Aradan geçen 14 yıla baktığımda asla tahmin edemezdim ebediyen kalmak istediğim yerin burası olacağını. Ben dünyayı gezmedim, görmedim ama anlatacaklarımdan sonra sizler burayı bir hayal edin...

Bir yere aidiyetiniz oradan ne beklediğinizle ilgilidir. Eğer Urla’dan beklentiniz sabahlara kadar eğlenmek ise ne yazık ki umduğunuzu bulamayacaksınız. Ama çözümü var; Urla’ya sadece yarım saat mesafede Çeşme ve Alaçatı var. Buraya gelenler de eğleniyor ama günün sonunu huzurlu yuvalarında geçiriyor. 

Urla’da eğlence yok ama doyasıya tarih var mesela. 12 İyon kentinden biri olan Urla’da hala dönemin kalıntılarına rastlayabilirsiniz. Yakın zamana kadar kullanılan Kemik Hastanesi (Karantina Hastanesi), dönemin önemli ticaret merkezlerinden biri olan Urla’yı bulaşıcı hastalıklara karşı koruyan bir yerdir.

Sanatın sokaklara taştığı bir yerdir Urla. El işçiliğinin, sahafların, butik pastane, fırın ve dikim evlerinin hepsinin bir arada olduğu bir sokak vardır Arnavut kaldırımlı. Tekrar tekrar yürümek istersiniz.

Kadınların üreticiliğinin tartışılamayacak olduğu bir yerdir. Kadın emeğinin el üstünde tutulduğu ve onlara ait Kadın Üretici Pazarları vardır. Kendini kanaat önderi sanan sözde kadın sanatçıların bile dile getiremeyeceği şeyleri gerçekleştirir buranın kadınları.

Damak tadına özgü festivalleri vardır. Her yıl gerçekleştirilen Enginar Festivali’nde binlerce misafiri ağırlar, bağ bozumu şenlikleri, yere ot festivalleri ile kendi kültür, eğlence ve geçimlerini dünyaya pazarlarlar. Bunu yaparken fazladan çabaya ihtiyaçları da yoktur. Zira kendileri olmaları onları marka yapar.

Tabi bunca güzellik karşılıksız kalmıyor. Urla’da son dönemde güzelliklerinin bedelini ödüyor. Şehir merkezi ve diğer illerden gelen yabancıların aldığı yüksek ücretli gayrimenkuller yerel halkı zorluyor. Yıllardır kendi yağında kavrulan halk dışarıdan müdahalelere hep hazırlıksız yakalanıyor.

Bilirsiniz, halkımız dizileri sever, onlarla yaşar ve hatta kimi zaman onları gerçek sanar. "Kavak Yelleri, Fatmagül’ün Suçu Ne" gibi diziler Urla’yı popüler yapsa da kimi zaman yanlış bilgilendirmeler de yol açar. Benim dizimin bir adı olsa ‘’Urla’nın Suçu Ne’’ olurdu.

Geçtiğimiz günlerde açıklanan Türkiye’nin en çalışkan üniversitesi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü olarak açıklandı. Herkes Boğaziçi, Hacettepe, ODTÜ’yü tanır. Ama parlak zihinler son dönemde Urla’dan çıkıyor.

Necati Cumalı’nın ve Tanju Okan’ın Urla’ya aşık olması tesadüf olamaz. Burası için yazdığı "Urlam" şarkısı da bunun kanıtı olabilir. Bu şarkının sözleri ise gözünüzde canlanması için tam yerine geliyor.

Mehtapla denizin öpüşünce
Geceyi süslerler gizlice
Meltemler eserler sevinçle
Gecenin cennetisin sen Urlam

Dağların çiçeklerle örtülü
Şalvarını giymiş kızlar gibi
Sende doğar büyür sevgiler
Ege'nin cennetisin sen Urlam

Altın sarısıdır üzümlerin
Yeşil gözler gibi zeytinlerin
Doğanın tacıdır tütünlerin
İzmir'in cennetisin sen Urlam

Melek yüzlü gülen insanlar
Sevgisiyle sana koşarlar
Balıkçılar ağlarını atarlar
Denizin cennetisin sen Urlam.

Burak DALMIŞ