Başınızı çevirip baktığınız çoğu yerde gastromiyi etkileyen pek çok faktör görebilirsiniz. Bunlardan biri de filmler ve diziler. Neden mi? Çünkü yapılan film ve dizilerde hayatın her anından kesitler verilerek izleyiciye belli mesajlar veriliyor ve izleyici izledigi filmin, dizinin hayat tarzından, yaşam anlayışından etkilenmeye başlıyor, hatta çoğu zaman oyuncuların kültüründen, örf ve adetlerinden etkilenip yeri geldiğinde bunları taklit etmeye bile çalışıyor. Merak ediyor, araştırıp bilgilenmek istiyor, zamanla aynı giysileri giymek istiyor, aynı müzikleri dinlemek istiyor ve aynı yemekleri yapmak, tatmak istiyor. Böylece bir filmin, dizinin etkisi beklenenden çok daha fazla etki yaratabiliyor.
Bu konuda bir örnek vermek istiyorum. Yıllar önce Güney Afrika'ya mutfak şefi olarak gittim. Çalıştığım işletme Türk restoranıydı. Gelen misafirlerin yüzde 80'i müslümandı. İlgimi çeken şey misafirlerin Diriliş Ertuğrul dizisinden bazı yemek kaplarına ilgi duymasi ve o kaplarla yemek yemek istemesi ve filmde gördükleri şerbetleri istemeleriydi. Aşırı bir ilgi vardı bu konuda. Araştırdım, nasıl olur kilometrelerce uzaklıkta olan bir milletin atalarının mutfağına etkilenecek kadar hakim olabiliyor. Sonradan öğrendim ki çoğu müşteri meğerse "Diriliş Ertuğrul" dizisinden etkilenmiş, ordan oluşmuş merakları gerisini de kendileri merak edip araştırmışlar.
Orda yıllarca yaşayan bir Türk işadamıyla konuştum. Söylediğine göre 20 yıl önce sadece bir tane Türk restoranı varmış. Gerçi onun da restoran olduğu söylenemezmiş. Küçük bir dönerci dükkanıymış, o da çok zor bir sekilde satış yapabiliyormuş. Sonradan halkın "Diriliş Ertuğrul" izlemesi ile bir şeyler ne ilginç ki değişmeye başlamış. Tur firmalarına Türkiye gezme turları talep patlamasi yaratmış. Dizinin etkisiyle Anadolu mutfağına merak artmış.
Gittiğimde yaklaşık 34 tane Türk restoranı vardı. Bunlar Güney Afrika’nın en kaliteli ve en ilgi görülüp, dikkat çeken restoranlarıydı. Sonradan kendim de bir inceleme yaptım. Bu restoranlarda yaklaşık olarak 100 Türk şef çalışıyor ve bu restoranların %80'i ürünlerini Türkiye'den getiriyor. Bir yılda tonlarca ürün yani bir yılda milyonlarca dolar ülkemize kazandırılıyor ve bu zamanla daha çok artıyor. Belki de ana amacı bu olmasa da dizi ve filmler bu şekilde ülkeye çok büyük katkı sağlamaktadır.
Bu tarz dizi ve filmlerin artırılması Türk gastromisini de bambaşka seviyelere getirebilir. Gerek dünyanın çeşitli ülkeleri bunu devlet politikası haline getirip dünyanın en ünlü dizi ve filmlerine teklifte bulunup ülkelerinin mutfağını filmde görülmesini istiyorlar. Belki hatırlarsınız, bundan 15 sene önce Sushi’nin dünyaya pazarlanması için Japonya bunu yaptı. Bu sayede şu an Sushi’yi bilmeyen kimse yoktur herhalde ve dünyanın birçok yerinde Japon restoranlar var. Bunlar ülkelerine milyonlarca para kazandırıyor. Herhangi bir dizide ve filmde reklamını yaptığınız tek bir yöresel yemek bile ülkenize hayal bile edemeyeceğiniz katkılar sağlayabilir. Çünkü mutfak öyle basite indirgenecek bir şey değil. Yemekler sadece saatlik tüketilen bir şey de değil. İnsanların temel ihtiyaçlarından ve insanlar bu temel ihtiyaçlarda değişikliğe merak sarar, gördükleri yeni bir şey onları cezbedebilir.Eğer dünyada iyi yemeğiniz varsa ve hele ki bunun en iyisi sizdeyse dünyadaki bütün yemek üreticileri sizden alır.
Biz ülke olarak özellikle biz şefler kendi mutfak kültürümüze sahip çıkmalıyız. Yaptığımız ürünleri özenle yapmalı ve özgün adıyla tanıtmalıyız. Örneğin Lahmacun’u, Lahmacun diye tanıtmalıyız, Turkish Pizza diye degil! Bu durum elimizdeki artıyı, eksiye çevirmemize ve hatta uluslararası gastronomi camiasında taklitçi olmamızı sebep oluyor.
Ben Anadolu’yu, dünyayı bir araya getiren bir masa olarak düşünüyorum. Her kültürden insanlar bizim yemeklerimizde kendilerine uygun bir yiyecek bulabilir. Çünkü bu yer parçasının; dünyanın yedi kıtası gibi güneyi farklı, kuzeyi farklı, batısı farklı, doğusu keza öyle. Gerçek bir Anadolu mutfağı restoranı herkese, her milletten insana hitap eder. Bununla birlikte sadece karın doyurmak için değil, yediğinden zevk almasını da sağlar. İşte bu kadar güzel bir zenginliğe sahipiz.
Ben gastronomi sektorlerinde çalışan genç arkadaşlarıma inanıyor ve güveniyorum. İnşallah hep birlikte Anadolu mutfağına sahip çıkacağız.
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın.
Yusuf Dursun
MERYEM DURSUN
Posted 12.8.2023 15:40:51ÇOK GÜZEL YAZMIŞSIN ŞEFİM ELİNE KALEMİNE SAĞLIK 🌸
Prof.Dr.S.Gül Güneş
Posted 12.8.2023 16:17:57Keyifle okudum. Kalemine, gayretine, gözlemlerine sağlık Şefim 🌹Başarılarınin devamını diliyorum🧿
fatime dursun
Posted 12.8.2023 18:18:12başarıların devamını diliyorum chefim her şey gönlünce olsun