Patlıcan hepimizin mutfağında yer etmiş yaz aylarında tüketmeyi çok sevdiğimiz sebzelerden biri. Ben de bugün sizlerle sebzeler tarihçesi dosyası altında bu sebzenin ilginç tarihsel anılarından bahsetmek istedim.


Patlıcanın Tarihçesi

Bilimsel adı “Solanum Melongena” olan patlıcan “Solanaceae” familyasın aittir. Ilıman iklimlerde tek yıllık, tropik iklimlerde ise küçük bir ağaç şeklinde büyüyen çok yıllık bir bitkidir.


Patlıcan Asya kökenli bir bitki olup ilk olarak Hindistan’da yetiştirilmeye başlanmıştır. Hindistan’dan dünyaya yayılımı ise şu şekilde olmuştur. Öncelikle Afrika’ya yayılımı gerçekleşmiş daha sonra Akdeniz’e, oradan da 16. yüzyılda İspanyollar tarafından Avrupa’ya tanıtılmıştır. Fakat Avrupalılar domatesi de ilk zamanlarda benimseyemedikleri gibi patlıcanı da benimseyemeyerek domatesle beraber süs bitkisi olarak yetiştirmişlerdir. Avrupalılar patlıcana “yumurta bitkisi” anlamına gelen “eggplant” demişlerdir. Çünkü Avrupa’ya o dönem giden patlıcan küçük beyaz şekilde ve kaz yumurtasına benziyormuş.


Patlıcanın kökeni hakkında ise ortaya atılan başka bir teori daha vardır. Bu teori Agnia Antik Kentinde (2009) yapılan kazılarda bulunan Karya Uygarlığı’ndan kalan mermer bir sütun üzerinde bulunan iki bin yıllık patlıcan kabartmasıdır. Doç. Dr. Bilal Söğüt ‘Patlıcanın tarihte çok daha erken bir dönemde, iki bin yıl önceki Karya Uygarlığı’nda yetiştirildiğini ve yendiğini ortaya koyuyor. Bu önemli bir bulgudur. Patlıcanın ana vatanı Ege topraklarıdır”. demiştir.


İran yoluyla İslam dünyasına girdiği bilinen patlıcan 7. yüzyılda bugünkü Türk topraklarına girmiştir. İbn-i Sina patlıcanın sivilceden tutun da, sara nöbetine kadar birçok hastalığa yol açacağını söylemiş. 16. yüzyılda Çinli hekimler de patlıcan hakkında benzer şeyler söyleyerek bir dönem patlıcandan uzak durmuşlardır. Patlıcanın Osmanlı tarihindeki anıları ise oldukça ilginç. 18 ve 19. yüzyılda patlıcan mevsimi Osmanlı’da kabus aylarına dönermiş. Çünkü patlıcanın bol olduğu ağustos ve eylül aylarında ahşap konaklarda patlıcan közlemek veya kızartmak aşkı büyük yangınlara sebep olurmuş. O dönemde yan yana olan ahşap evler bu yangınların büyümesine sebep olarak patlıcanı tarihimize kötü bir şekilde yazdırmış. Bunun yanında içindeki nikotin sebebiyle insanlara mayhoşluk veren patlıcan, maalesef bir süre daha mutfağımızda sevilememiş. Patlıcanın verdiği mayhoşluk hali yüzünden İngilizler, deli elma anlamına gelen “Mad Apple” demişler. İtalya’da bu yüzden üretimi yasaklanmış. Fransa’da ise 1700’lü yıllarda sıtmaya yol açtığı gerekçesiyle yasaklanmış. Anlayacağınız o ki patlıcanın başı bir türlü rahat etmemiş.


Patlıcan Türleri

Ülkemizde en çok yetiştirilen ve tüketilen patlıcan çeşitleri şunlardır.

1-Kemer patlıcanı

2-Halkapınar patlıcanı

3-Bostan patlıcanı

4-Kirmastı patlıcanı

5-Yalova- 49 patlıcanı

6-Gönen patlıcanı


Son yıllarda ise dış ülkelerden şu türler ülkemize girmiştir.

1-Long Purple

2-Viserba

3-Black Beauty


Patlıcanın Yararları ve Zararları

Yüzde 90’dan fazla su içerdiğinden dolayı düşük kalori içeriğine sahip bir sebzedir. Yüz gram patlıcan tüketimi sadece 25 kalori enerji sağlamaktadır. Patlıcan antosiyaninler ve klorojenik asit gibi antioksidan özellikli fenolik bileşikler içermektedir. Patlıcanın özellikle kabuk kısmındaki fenolik bileşikler vücutta serbest radikallerin zararlı etkilerini sınırlar ve hücreleri korur. Yapılan araştırmalar klorojenik asitin antikanserojenik etkiye sahip olduğunu; lösemi ve akciğer kanserlerinde apoptozu (kanserli hücrelerin ölümü) hızlandırdığını ortaya koymuştur. Patlıcanın kabuğunda bulunan antosiyaninler kolesterolü düşürücü etkisi ile kalp sağlığına faydalıdır.


Patlıcan bazı hassas bünyeli insanlarda alerjiye yol açabilir. Alerjik insanların patlıcan tüketmesi sonucu iç bulantısı ve kaşıntı gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Patlıcan okzalat içerdiğinden fazla miktarda tüketimi vücutta böbrek ya da safra kesesinde taş oluşumuna neden olabilir. Özellikle böbrek ya da safra kesesi taşı rahatsızlığı olanların patlıcan tüketiminden kaçınmaları tavsiye edilir. Antidepresan kullananların patlıcan tüketiminde aşırıya kaçmaması gerekir. Patlıcanda bulunan biyoaktif özellikli bileşikler ile antidepresan ilaçlarındaki etken maddeler etkileşime girerek olumsuz sağlık etkilerine neden olabilir. Patlıcan çok az miktarda nikotin içermektedir. Bu miktar sigaradaki nikotin ile karşılaştırıldığında; bir tane sigara içmek ile vücuda alınan nikotin miktarı, yaklaşık 9 kilo patlıcan tüketmeye eşdeğerdir.


Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın...


Nilüfer Kenç

Yorumlar (0)
Henüz bir yorum yok. Düşüncelerini paylaşmak için yorum bırak.
Yorum Bırak