Çalışmalarımın yanında hayatı aktif bir sosyal yaşamla geçirmeyi sevdiğim için pandemi beni bayağı etkiledi. Ama şikayet etmeyeceğim diğer insanlar gibi “Her yer neden kapalı, bunaldım, öldüm, bittim” diye. Neticede hayatım için büyük bir engel çıkardığını bununla da yaşamayı öğrendiğimi söyleyebilirim.
Mevsim yavaş yavaş bahara doğru geçerken; yayınlanan covid makalelerini ve gelişmelerini takip etmemden dolayı içimde bir burukluk var. Zira bulunan aşıların birçoğunun başarısız olduğu, başarılı aşıların henüz covid’in mutasyonları üzerinde etkili olup olmadığı, covid mutasyonları ne kadar tehlikeli olabillr bilinmediği için muhtemelen hükümetler tam tersini söylese bile normal hayatlarımıza geçişimiz en az 1 yıl daha alacak. Tabiki bunun yanında hali hazırda uğraştığımız covid-19'un geçen yıl olduğu gibi bu yılda devam edeceği bir gerçek bu yüzden Oktoberfest’in de yapılamayacağı.
Covid 19’un bilinen ve hali hazırda uğraşılan türünün en erken tüm Dünya’dan silinmesi 2021 Aralık olarak gösteriliyor lakin bu da çok iyimser bir tahmin zira tam tersi çalışmalar ve makaleler de var. Hal böyleyken bu yıl da planladığım özlediğim konserler ve gezi programları iptal olacak. Geçen sene de covid’in tüm Dünya’yı etkisi altına aldığı mart ayında İngiltere biletim yanmıştı, Liverpool’un şampiyonluğunu görememiştim bunun yanında tabiki çok merak ettiğim İngiltere’ye de. Ben de bu yüzden bu ay gurmeakademi için keyifle gittiğim ve büyük keyif alarak ayrıldığım Oktoberfest’i yazmaya karar verdim. Yazarken oradakileri mutlu günlerimi hatırlar psikolojik olarak biraz daha rahatlamış ve gezmiş gibi hissederim diye.
Öncelikle Oktoberfest’le alakalı konulara geçmeden önce söylemek isterim ki; Oktoberfest benim bugüne kadar gittiğim en iyi iki festivalden birisiydi. Semget, Venedik Karnavalı, Tomorrowland. Bu yüzden mutlaka gidip görmenizi, eğlenmenizi öneririm. Netflix’te bir de dizisi var. İsterseniz onu da izleyin.
Oktoberfest’in ortaya çıkışı sanıldığının aksine bira festivali değildir. Alman biralarının güzelliği ve lezzeti sebebiyle böyle sanan arkadaşlar var! Oktoberfest Bavyera Prensi Ludwig ve Hildburghausen Prensesi Therese’nin evliliğinin kutlanmasıdır. Bugün hala gittiğinizde göreceksiniz onlara kadeh kaldıran bir sürü insan var. Hatta kutlama yerinin adı prensesin isminden yola çıkılarak koyulmuştur. Bugün kutlamaların başlaması için bir tören düzenlenir belediye başkanı gelip büyük bir fıçının açılışını yapar ve festival başlamış olur.
Festival biralarını özel biralardır. Kendi ülkemiz özelinde düşüncek olursak bilinen Türk bira fabrikaları normalde sattıkları biralar yerine festivale özel bira üretiyorlar ve sadece festivalde o birayı satıyorlar. Bu biraları sadece Münih kökenli 6 bira fabrikası üretiyor. Oktoberfest bizim ülkemizde gördüğümüz rock festivalleri gibi değil. Bir açık hava festivali olmasına rağmen kutlama alınana büyük çadırlar kurulur ve bu çadırların hepsinin bir ismi ve farklı eğlenme şekilleri vardır. Bazı çadırlar geleneksel Alman kültürünü yansıtırken, bazı çadırlar daha gençlere hitap eder şekildedir. Hatta bira yerine şarap servis edilen çadır bile vardır. Bu çadırlara girişler için eğer rezervasyon yaptırmadıysanız erkenden gidip çadırın en önünde beklemeniz gerekir. Zira içerisi doluysa içeriden birisi çıkmadan sizi almıyorlar. Bunun için internetten gitmeden rezervasyon yaptırmanızı öneririm.
Çadırlara gidilen ve etkinliğinin olduğu alanları gezerken bira veya alkol tüketmenize kesinlikle izin verilmiyor. Güvenlikler bu durumu çok sıkı denetliyorlar. Alkol tüketimleri sadece çadırların içerisinde olabiliyor. Çadırlara dışarıdan yiyecek içecek getirip tüketemiyorsunuz. Sigara içmekte kesinlikle yasak. Çadırın içerisinde satılan şeylerden almanız gerekiyor. Tabi bunun yanında büyük çantaları asla kabul etmiyorlar. En fazla çanta büyüklüğü sırt çantası boyutunda olmalı. Hediyelik eşya almak isterseniz veya Alman kültürünü yakından tanımak isterseniz bu alanlar sayesinde başka bir yere gitmenize gerek kalmıyor. Festival alanında bira içilmeyen alanlarda satış yapıyorlar. Bunun dışında festivale gitmek istiyorsanız almak istediğiniz şeyleri ‘’ııhı’’ diye göstererek çözebilirsiniz ama biraz Almanca öğrenmenizde fayda var. En azından yemeklerine reçetelerine falan bakmanızı öneririm. Zira bütün menüler Almanca yazılıyor, İngilizce açıklama yer almıyor.
Festival için özellikle Almanlar ve turistler festivale özel kıyafetler giyiyorlar. Ama bu durum zorunlu değil. Giymek isterseniz giyersiniz. Evliyseniz veya çocuğunuz varsa çocukları ne yapacağız festivale giderken diye düşünüyorsanız, düşünmeyin. Festivale çocuklar da katılabiliyorlar. Alkolsüz ürünler satılıyor. Bunun yanında birçok konser yapılıyor ve lunapark vari alanlar kuruluyor. Yani çocukların sıkılma ihtimalini bile düşünüyorlar. Bunun yanında festival kendimizi soydurmayalım diye düşünmeyin böyle şeyler yaşanmıyor. Sadece içerken kendinizi kaybedip siz bir yerde bir şey unutursanız (arkadaşım pasaportunu unutmuştu) unutulan eşyaları alma kısmına bırakılıyor. Bu yüzden yanınıza kredi kartı almanızı önermem, zira tek gerçek nakit çadırlarda hediyelik eşya alanlarında.
Festivali özel kılmak adını kirlettirmemek için fiziksel temas olmamasına çok özen gösteriyorlar. İsmi ne olursa olsun festivalden atılıyorlar. Bunun yanında sadece fiziksel temas değil, sözlü taciz gibi eylemlere de kesinlikle geçit verilmiyor. Hatta bireylerin kendini kaybetmesi durumunda bile festivalden atılma durumları oluyor. Tüm bu yönleri açısından benim gittiğim en korunaklı festivaldi.
Son olarak Türkiye’de gittiğim ve tuvalet konusunda büyük sıkıntılar çektiğim Rock Müzik Festivalleri’nin farklı olarak tuvalet konusu kesinlikle sorun olmuyor. O kadar kalabalığa yetecek ve hatta temiz tutacak şekilde hem ekipleri hem alanları var.
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın.
Burak Göre