Merhaba

Yazımıza Halikarnas balıkçısının ünlü seslenişi ile başlayalım...

Balıkçının Anadolu topraklarını sevgi ile selamlamasıdır "Merhaba"

Kalebent olarak sürgün edildiği Bodrum’da cezasını çekerken ve cezası bitince 25 yıllık gönüllü sürgünü boyunca ünlü düşünür, yazar, doğa bilimci, sanatçı Cevat Şakir Kabaağaçlı ya da kendine taktığı ve bizlerin tanıdığı ismi ile Halikarnas Balıkçısı’nın "Merhaba" sıdır bu.

Bodrum’u gördüğü an ona vurulan, bir deniz aşığıdır balıkçı. Savaş yıllarında kıt kanaat bütçe ile yurtdışından getirttiği farklı dillerde bitki, tarım, flora ve fauna kitaplarını okuyan, denizcilikle ilgili yenilikler arayan, bu bilgileri denizciler ve tarım işçileri ile paylaşan kişidir. Ege ve Akdeniz kıyılarının ağaç çeşitliliği artsın diye yıllarca taşıdığı bitki tohumlarını, fidanları Bodrum-Antalya arasına imkansızlıklar içinde dikmiştir. Kızının düğünü için gittiği Sicilya’dan getirdiği çeşit çeşit narenciye ve mandalina türleri ilk defa Ege toprakları ile karşılaşmıştır. Balıkçının hikayesi böylece uzayıp gider ve bir ömürden fazlası olur. Onun gibi ağaç ,toprak sevdalıları devam ettirirler onun düşünü.1950’li yıllarda borçlarına karşılık Kalimnoslu bir tüccardan aldıkları 300 mandalinayı da Bodrum’a dikip meyveye durmasını sağlayanlar işte bu koca yürekli toprak sevdalılarıdır. Bu topraklarda yüzlerce yıllık zeytine, incire ek olarak yeni türler ortaya işte böyle çıkmıştır.

Balıkçının hayatı büyük bir eserdir, okumanız dileğiyle…

Yukarıdaki yazıdan anlaşılacağı üzere verimli Anadolu topraklarına bilgiyi ve tecrübeyi göz ardı etmeden eskilerin yanına sürekli yenilerini de ekleyip ürün çeşitliliğimizi çoğaltabiliriz. Yerli tohumların korunmayışı, toprağın gereksiz ilaçlar ve doğal olmayan gübrelerle kirletilmesi, yanlış toprakta yanlış ürün arayışları gibi yanlışları art arda sıraladığımızda içimizden ister istemez bir aahhh yükselir. O ah belki kaybolana belki geri döndürelemeyecek olanadır. Zordur toprakla uğraşmak. Emek ister, sabır ister, sevgi ister. Büyük halk ozanımızın da söylediği gibi koyun verir kuzu verir, kazma ile dövmeyince kıt verir.

Yeni kuşak aşçılarımızın da eskiler gibi bu toprakların iyi ürünlerine yönelmeleri, iyi tarım, iyi hayvancılığı desteklemeleri, örnek model oluşturacaktır hepimiz için.

Gastronominin ilgi gördüğü bir dönemde, catering firmalarının ürünlerinin bile tüketici tarafından takip edilebildiği bir zaman dilimindeyiz. Ünlü yemek üreticilerimiz, büyük markalar yerli tarımı ne kadar desteklerlerse kendi ürettikleri hizmetin kalitesi uzun vadede o kadar artar ve yok olmadan gelecek nesillere ağaçlar, tohumlar, hayvan çeşitliliği bırakmış oluruz.
Doğu topraklarını tarıma açan, Zap Vadisi’ni kadınlarıyla, muhtarları, kaymakamıyla üretime katan Hevsel Bahçesi isimli küçük bir kadın üretici ile onu Doğu seyahatinde tanıtıp destekleyen seyyah ve yemek duayeni Ömür Akkor bu işbirliğine güzel bir örnektir. Şeflerimizin gençlere ve topluma sadece Anadolu mutfağını değil, o mutfağın olmazsa olmaz tarım ürünlerini ve gerçek üretim koşullarını da tanıtarak, kitlelere ulaşmak adına destek olmaları gerekmektedir.

O bölgede yaşayan bir köylüden aldığı bilgiler ışığında bataklığı kurutan ve binlerce dönüm ekili arazi ile çiftliğe dönüştüren Mustafa Kemal ve ünlü sözü hep yol göstericimiz olmalıdır. "Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terkedilemez"

Sevgiyle kalın…

Yadigar YAĞCI

Yorumlar (2)
Yorum Bırak