Çok kısa bir zaman önce sevgili Orhan Kemal'in "Çikolata" isimli öyküsünü okudum ve bu öykü beni çok etkiledi. Bundan dolayı zamanında bu kadar lüks bir yiyecek olan çikolata üzerine araştırma yapmak istedim.


Adını duyunca bile bizi mutlu eden çok az şey vardır . Bunlardan birisi de çikolata. Çikolata üzerine kitaplar yazılmış. Çok derin araştırmalar yapılmış. İşte bu araştırmalardan birkaçı...


Kakao çekirdeğinin hayatımıza giriş hikayesi Mayalar zamanına dayanır ve ilginçtir de! Mayalar kakao çekirdeğini bulduklarında ona ilahi bir anlam yüklemiş ve Tanrı'nın onlara bir armağanı olduğunu düşünmüşler. Bugün kakaonun adı Latince'de "Theobroma Cacao" yani "Tanrıların Yiyeceği"dir.


Çikolata'nın hayatımıza girişi incelendiğinde milattan önce 1500'lere kadar gittiği tahmin ediliyor. Tam emin olunmamakla birlikte eski Amerika uygarlıklarından Olmekler’in kakao ağacı yetiştirdikleri ve daha sonra Mayalar’ın kakao çekirdeklerini işlemeyi öğrenip çikolatalı bir içecek yaptıkları söylenmektedir. Ancak yaptıkları bu içecek lezzet olarak günümüzdeki çikolatadan farklı, çeşitli baharatlar ile birleştirilerek yapılıyormuş. Bu içeceği yanlızca kraliyet ailesinin ve üst tabakanın içebildiğini anlatan ve de çizimlerle gösteren kaynaklar mevcut.


Çikolata sözcüğü de Aztek dilinde kakao çekirdeklerinin havanda gürültülü bir şekilde dövülmesinden dolayı "gürültü" anlamına gelen "choco" ve "su" anlamındaki "atle" sözcüklerinden türemiştir.


Avrupa'nın çikolatayı tanıması ise Kolomb'un keşif çalışmaları sırasında gerçekleşmiş. Kolomb ve Hernando Cortes'in 16. yüzyılda Orta Amaerika'ya gittikleri sırada Aztek kralı'nın onlara ‘Xocoatl' adlı bu baharatlı çikolata karışımlı içkiyi ikram etmesi ile kaşifler bu içeceğin yapımını Aztek'lerden öğrenmiş. Daha sonra İspanya'da bu içeceği tatlı şekilde yapıp tüketmeye başlamışlar. İngiltere' de ise eritildiğinde içilecek şekilde katı halde satılmaya başlanmış ve 17. yüzyılda artık tüm Avrupa'ya yayılmıştır.


Tarihçilerin araştırmalarına göre 1700 yılında Londra'da 2000 çikolata imalathanesi bulunuyormuş. 20. yüzyılın başlarına kadar çikolata ham maddesi olan şeker ve kakao'nun pahalılığı nedeni ile yalnızca zengin aileler tarafından tüketilebilmiş.


1. Dünya Savaşı'ndan sonra özellikle Belçika'nın endüstrileşmesi ve üretim maliyetlerinin düşmesi üzerine çikolata artık orta ve alt tabakalara da yayılmaya başlamış. Savaş sonrası Belçika'da gerçekleştirilen buluşlardan biri de daha sonra birçok yabancı üreticinin de kullanacağı gramaj büyüklüğündeki tablet çikolatalar olmuş. Yani Belçika, çikolataya tablet şeklini veren ilk ülke olmuş.


Dünya bu tadı seviyor!


Çikolata kelimesi neredeyse tüm dillerde benzer şekilde söyleniyor. Başka bir deyişle, çikolata aşkı evrensel. İşte size farklı dillerde birkaç örnek.


Çokollatë (Arnavutça)

Cokolada (Hırvatça)

Chocolat (Fransızca)

Chocolate (İngilizce)

Choklad (İsveçce)

Cioccolato (İtalyanca)

Coklat (Endonezyaca)

Chokoreeto (Japonca)


La Rochefoucould'un söylemiş olduğu gibi; “Çikolatayı bütün derinliğiyle sevin, kompleksli ve yalancı bir utangaçlıkla değil. Zira hatırlayınız ki, hiç deliliği olmayan bir adam asla akıllı bir adam değildir”


Hadi şimdi kendinize bir çikolata ısmarlayın ve mutluluğa doğru kanat çırpın.


Pelşin Kardeş

Yorumlar (1)
Yorum Bırak