Bir meyve düşünelim bir ülkenin su ihtiyacını tetikleyen, suyu özelleştirebilen, onun için savaşlar çıkan ve bir kaos ortamı yaratan bir meyve. Gelin biraz geçmişe yolculuk yapalım. Neleri kaçırıyoruz, bu üretim yolculuğunda neler oluyor, tüm bunlara değer mi? Bir kanlı elmas bunun adı “Avokado”.
Avokado endüstrisinin büyüme ve gelişimi, beni en çok şaşırtan konulardan biri. Avokado, “Yeşil Altın”. Avokado, aslında Aztek dilinde “Testis” anlamına gelen, “ahucatl” kelimesinden geliyor. İspanyolca, aquacate veya ahuacate sözcüğünden türemiş olduğu söylense de, genellikle ‘Amerikan armudu’ olarak da adlandırılıyor. Yine bunun dışında "timsah armut", "midshipman tereyağı", "sebze tereyağı" veya bazen "tereyağı armut" olarak da bilinir. Avokadonun ekstra büyük bir çekirdeği vardır. Dev bir armadillo gibi, şimdiki soyu tükenmiş megafauna döneminde evrimleşmiştir. Aztekler avokadonun cinsel isteği artırdığını düşünüyorlardı. Bu yüzden bakirelerin avokado tüketmesi yasaklanmıştı. Meksikalı karteller avokado pazarını manipüle etmekten yılda 152 milyon dolardan fazla para kazanıyor. Şimdik genel adı ile anmak gerekirse de “Avokado”.
Potasyum, lif ve tekli doymamış yağ zengini olması, avokadonun 20. Yüzyılın işi olmasına sebep oldu. Vücudun kesinlikle ihtiyaç duyduğu 13 vitaminin çoğunun avokadoda bulunması onu çok cazip kıldı. A, C, D, E, K ve B vitaminleri (tiamin, riboflavin, niasin, pantotenik asit, biyotin, B-6 vitamini, B-12 vitamini ve folat). Avokadonun ‘klimakterik’ özelliği bu durumu ayrıca çekici hale getirdi. Klimakterik, ağaç üzerinde belirli bir olgunluk aşamasına gelen meyvenin tüketiminin yapılabilmesi için, hasat sonrası bekleme süresinin olması. Uzun süre beklemesi ve çürümemesi, nakliye açısından ve pazarlama strateji olarak bulunmaz nimetti. Üreticiler, ilk zamanlar onu lüks bir gıda olarak pazarladı ve avokado istikrarla ünlendi. 1970 yılında Fuerto avokadosuna rakip olarak, Rudolf Hass tarafından üretilen, Hass avokadosu çıktı. Daha kremsi bir yapısı vardı ve boyutu nedeniyle daha az yer kapladığı için, nakliyeye daha uygundu. Haas ile karlar bir anda katlandı. Red avokadosu mu? Hass mı? Alıcılar Hass’ı tercih etti. Hass halen şampiyon, dünya mahsulünün %80 ila %90’ı Hass avokadolarından oluşuyor.
1980’li yıllarda, sağlıklı yaşam yavaş yavaş popüler olmaya başladı. İnsanlar çılgınca aeorobik yapmaya başlayınca, avokadonun yağ oranı şüphe yarattı. Satışları düştü. Ama Avokado birliği bu işi çözdü. Amerikan Havayolları dâhil olmak üzere çılgınca reklamı yapıldı. 1970 ile 1980 arasında, Amerika’da avokado geliri, 25 milyondan 162 milyon dolara yükseldi.
Avokado gerçek bir star olma yolunda emin adımlarla ilerliyor ve artık herkesin tanıdığı, her gün mutfaklara giren bir ürün oluyordu. Talep arttıkça işler giderek karışmaya başladı. Meksika avokadonun ana vatanıydı. Yetiştirme koşulları mükemmeldi ve neredeyse Amerika’nın bütün avokadolarını bitirmeye muktedirdi. Meksika Amerika’nın 15 katı avokado üretiyordu. Amerika, yıllarca bu durumdan kendisini korumak için ithalatı yasakladı. 1993’te Amerika, Kanada ve Meksika Serbest Ticaret Anlaşmasını imzaladı. Yani Nafta Anlaşması. İşte asıl olaylar bundan sonra patladı.
Michoakan, Nafta anlaşması koşullarına uyan ve ihracat yapmasına izin verilen ilk Meksika eyaleti oldu. Hala Michoakan’da yapılan her beş işten biri, direkt avokado işi ile ilgili. Dünyada tüketilen avokadoların yaklaşık üçte biri, Michoakan’da üretiliyor. Yılda 1,6 milyon ton. İnanılmaz bir rakam. Meksika piyasaya girince, korkulanın tam tersi oldu. Amerika’da kısa dönem üretimi olan avokado tüm yılı satılabilir ve çok daha popüler hale geldi. Kaliforniya’da üretim üç yüz milyonun üstüne çıktı. Amerika’da, yılda 1.25 milyon ton avokado tüketilmeye başladı. Pazar giderek büyüyor ve diğer tüm ülkeler de bu pazardan pay almak için savaşıyordu.
Tüketim büyük oranda artınca, 1997 yılında Meksika’dan avokado ithalatı yasağını kaldırdı. Son 10 yıldır avokado yetiştirilen bölgelerde refah büyük oranda arttı ancak paranın kokusu suç örgütlerini de bölgeye çekti. Avokado yetiştiricileri silaha sarılıp kendini korumaya çalışıyor. Özellikle dünya avokado üretiminin merkezi olarak görülen Michoacan eyaletinde avokado savaşları yaşanıyor. Meksika'da üretilen avokadoların risk profilini artıran bazı unsurlar incelendi. Bunların arasında kartellerin büyümesi ve bununla birlikte artan şiddet eylemlerinin yanı sıra çocuk işçilerin çalıştırılması ve yasa dışı ağaç kesimi, ormansızlaştırma eylemleri de var.
Gelelim avokado savaşlarının bir diğer yanına. Bir avokadonun üretilmesi için 16 galon yani, 68 litre su gerekiyor. Yanlış duymadınız. 68 litre su. Portakal için 22 litre ve domates için 5 litre ile karşılaştırıldığında önemli bir miktar. Şili’nin en çok avokado üretilen bölgesi, Valparaiso’da bulunan Petorca ve şu anda çok ciddi bir su sıkıntısı ile karşı karşıya. 1981 yılında, Şili’de su özelleştirildi ve su zengin vurguncuların eline düştü. Şili’nin izole yapısı, bu bölgede üretilen meyveleri hastalıklardan koruduğu için, Amerika Nafta anlaşmasından 10 yıl önce Şili’den Avokado ithal etmeye başlamıştı. 1981 yılında, Şili’de su özelleştirildi ve su zengin vurguncuların eline düştü. Şili’nin izole yapısı, bu bölgede üretilen meyveleri hastalıklardan koruduğu için, Amerika Nafta anlaşmasından 10 yıl önce Şili’den Avokado ithal etmeye başlamıştı. Bu avantaj bölgedeki avokado üretimini inanılmaz bir şekilde arttırdı ve 10 yıl içinde 50.000 metric tondan, 250.000 metric tona çıkmasını sağladı. Bu hızlı gelişim sonucu, Petorca bölgesindeki iki nehir art arda kurudu. Tarım endüstri modeli araziyi yağmaladı ve insanları susuz bıraktı. Su şu anda Şili’de “Elit“ kesimin elinde, fakirler ve küçük üreticiler için suya ulaşmak büyük bir lüks. Açılan kuyuların hepsi teker teker kurumuş durumda. Ve daha neler neler.
Bu ilginç meyvenin popülerleşme öyküsünü ve ülkeleri ne hale getirdiğini çarpıcı şekilde anlatan bir de belgesel tavsiye'si vereyim.
Netflix / Rotten / The Avocado War
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın…
Pelşin kardeş